Kilise,  Sanat

Kilise İkonaları

Tarihi kiliseleri gezmeyi, mistik görünümlerinden dolayı seviyorum. Özellikle Ortodoks kilise ikonaları gerçekten tam bir sanat eseri! Ukrayna Lviv’de dinler tarihi müzesini gezmiştim. Rus Ortodoks ile Bizans Ortodoks Kiliseleri ikonalarında elbette bazı farklar var. Türkiye’deki kiliselerde Bizans Ortodoks İkonaları yaygındır. Özellikle Ayasofya Müzesi ve Kariye Müze’sinde yer alan tarihi ikonaların, günümüze ulaşan çok başarılı örnekleri var. Bu yazımda, tarihi kiliseleri gezerken size bilgi olarak rehberlik edecek, kilise ikonaları yazımı yazmaya karar verdim. Her ne kadar dini amaçla yapılmış olsalar da bence hepsi bir sanat eseri…

Kilise İkonaları Nedir?

Bizans resim sanatı; ikona, duvar resmi (fresko), mozaik, minyatür ve kabartmalardan oluşan daha çok dini amaçlı oluşturulmuş renkli çizimlerdir.

İkonalar, Grekçe ‘eiko’ fiilinden gelmektedir. Bu fiilin anlamı ise benzemek, benzetmektir.

İkonalar, özellikle Ortodoks Hristiyan mezhebine inanan Doğu Hristiyanları tarafından ibadet amaçlı olarak yapılmış olup, kutsal bir nesne olarak görülmektedirler.

İkonalarda Neler Tasvir Edilir?

Ortodoks Hristiyanları tarafından çok kutsal kabul edilen İsa (Hristos), Meryem Ana (Panagia), havariler ve diğer azizler tasvir edilir. Ayrıca İncil’de yazılı olan bazı olaylar ve mucizeler de ikonalarda sıkça işlenir.

İkonaların Önemi

İkonalarda, İncil’de geçen olayların görsel olarak gösterilmesi dışındaki diğer amaç ise azizlik mertebesine ulaşmış, kutsal kişilerin gelecek nesillere kalıcı bir şekilde aktarılmasıdır.

Kilise ikonaları, ayrıca Ortodoks Hristiyan ayinlerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Yedinci Ekumenik Konsili’nin aldığı karara göre ikonasız, kutsal bir ayin düşünülemez.

Burada şunu da belirtmekte fayda var. X. Yüzyılda Kosmas, 787 İznik Ekumenik Konsili’nin aldığı kararlara dayanarak; “İkonalar ile ibadet etmek, ikonanın kendisine değil ikonada temsil edilen varlığın canlısına, gerçeğe ibadettir. Bizler ne bu boyalara ne de bu tahta parçalarına secde ediyoruz. Biz, bu tahta üzerinde sembolize edilen kişi ve olaylara ibadet ediyoruz.” der.

Ünlü Hristiyan ilahiyatçı İoannes Damaskinos bu konuda şöyle der: “İlahi sanatın ürünü olan İkona; İsa’nın resmi değil, onun maddi şekilde mevcudiyetini gösterir.”

Bu yorumlardan yola çıkarak Hristiyanların İkonaları kutsal kişilerin ve azizlerin canlı hali, maddi mevcudiyeti ve ruhu olduğuna inandıklarını söyleyebiliriz. Azizlerin ve kutsal kişilerin ölümsüz hali ve ruhu, bu kişilerin ikonaları ile sonsuz bir şekilde devam etmektedir.

İkonaların Doğuşu

İkonanın ilk ortaya çıkışına dair bazı efsaneler vardır. Bunlardan biri, İsa’nın ölümünden sonra İncil yazarlarından Luka’nın Meryem’in bir resmini yapması ile başlamış olduğu kabul edilir. Başka bir efsaneye göre İsa’nın ölümünden sonra başlamıştır.

Hristiyanlık inancı Suriye, Filistin, Mısır bölgesinde ortaya çıkmış buradan da Roma ve Anadolu’ya hakim olan Bizans topraklarına yayılmıştır.

Hristiyanlar, yaşadıkları toprakların kültüründen haliyle etkilenmiştir. Mısırlılar da ölülerini mumyaladıktan sonra ölünün hayatta iken yapılmış gerçek bir portresini de bu mumyayı muhafaza eden tabutun üzerine yerleştiriyorlardı. Böylelikle onu, gelecek nesile tanıtmak ve onun hatırasını ölümsüzleştirmek istiyorlardı. Tahta üzerine mumlu boya ile yapılan bu portrelerin, ilk Hristiyan ikonalarına örnek teşkil ettiği kabul edilir.

III. IV. Yüzyılda Suriye-Filistin bölgesinde Mısır çöllerinde inşa edilen birçok manastırda gerçekleştirilen ayinlerde, yeni bir ibadet şekli ortaya çıkıyor ve ikonalar ile ibadet etmenin temelleri atılıyor. Bu manastırlarda, manastır büyüklerinin hayatta iken yapılmış resimleri, dini öğretileri ve hikmetli sözleri, kutsal emanetler olarak görülüp muhafaza ediliyor. Bu kutsal kişilerin resimleri, ölümlerinin yıldönümlerinde absisin önüne konuluyordu. Ayin sırasında bu kişilerin hayat hikayeleri kısaca anlatıldıktan sonra, onları öven ilahiler okunuyordu. Manastırlarda görülen bu ikonaların yanına daha sonra İsa’nın, Meryem’in, Yahya’nın ikonaları da konulmaya başlanmıştır.

Çeşitli ilahiyatçı ve tarihçilerin bıraktığı yazılı kaynaklara göre böylece ikonalar ile ibadet, VI. Yüzyılın ikinci yarısında başlamış oldu.

Bizans İmparatoru III. Leon İsavros, ikonalar ile ibadet etmeyi yasaklamıştır. VIII. Yüzyılda bu emre karşı gelinmesi engellemek amacıyla, kilisedeki mukaddes resimleri tahrip ettirmiş ve bir kısmını da ortadan kaldırmıştır.

İznik’te 787 yılında toplanan “Hristiyan Meclis Ruhanisi”nin kararıyla, bu resimlerin tekrar Ortodoks kiliselerinde bulundurulmasını onaylaması üzerine ikonalar yeniden kiliseler asılmış ve ikonalar aracılığı ile ibadetin önü açılmıştır.

Kaynak: İkonalar Kitabı

Figen Karaaslan Seyyahça © Eylül 2017

Kendim için modern bir Seyyah Kadın gezgin diyebilirim. Yaşamın, bir yol ve yolculuk olduğuna inanıyorum. Seyahat etmeyi, insanı içsel yolculuklara taşıdığını düşündüğüm için seviyorum. Bu sebeple de, fırsat buldukça, bir seyyah gibi geziyorum ve yolculuk yapıyorum. Yaşamın, paylaştıkça zenginleştiğine ve anlamlandığına inandığım için de; gördüklerimi ve yaşadıklarımı Seyyahça’da yazarak, paylaşıyorum. Yaşam yolunda yolculuk ederken; 2014 yılında, Yaşamı Kullanma Kılavuzu isimli bir kitap yazdım ve yayınlattım. Mersin Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği ve Yakın Doğu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık mezunuyum. 10 yıldan fazla reklam-metin yazarlığı, editörlük ve içerik editörlüğü yaptığım profesyonel meslek hayatıma; editörlük, kurumsal iletişim ve dijital pazarlama ile devam ediyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.