Yunan Adaları,  Yunanistan,  Yurt dışı

Sakız Adası Köyleri ve Sakız Ağacı

2.Gün

Sabah uyanıyorum ve çay eşliğinde, kahvaltımı yapıyorum. Hazırlanıp, adanın merkezine doğru yola çıkıyorum. Merkeze, otobüsle gideceğim.

Markette, merkez için otobüs bileti istediğimi söylüyorum. Ücreti: 1,60 Euro. Karfas –Sakız Adası (Chios) 09.50 otobüsüne biniyorum.

Yaklaşık 25 dakikalık bir otobüs yolculuğundan sonra merkeze varıyorum.

Merkeze gelmekteki asıl amacım, adaya girişte limanda görmüş ve almış olduğum broşürlerdeki Deniz Tur’un gezisine katılmak. Broşürdeki adrese baktığım halde, biraz arıyorum. Meğer turizm ofisin solundan girince kolayca bulunuyormuş.

Size biraz ada turlarından bahsedeyim. Genelde turlar; Kuzey Ada ve Güney Ada turu olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Chios Map

 

Güney Ada Turunda: Armolia, güzel bir Ortaçağ köyü olan Mesta ve geometrik desenleriyle dikkat çeken Pyrgi köyü var.

Kuzey Ada turunda ise: Unesco tarafından kültür mirası listesinde olan Nea Moni Manastırı, Anavatos köyü ve Lithi yer alıyor.

Her iki rotada da güzel seçenekler var ama ben öncelikle, Güney Ada turunu seçiyorum.

Deniz Tur ofisinde sevgili Alexandra var. Biraz Türkçe biraz Yunanca olarak keyifli bir sohbet ediyoruz. Saat 11.20 acenta önü buluşmasıyla, 11.30’da tur için hareket edeceğiz.

Yol güzergâhımızda ilk olarak seramikleriyle ünlü olan Armolia Köyü var. Burada sakız ağaçları ve sakız yapımı hakkında tur rehberinden bilgi alacağız.

Sakız Adası’nın iki güzel simgesi var bence… Biri mis kokulu sakız ağaçları, diğeri de yel değirmenleri…

Armolia Köyü’ne varıyoruz. Burada, sakız ağaçlarına yakından bakıyoruz ve rehberimizden sakızın toplanma hikayesini dinliyoruz.

Sakız Adası’nın Simgesi Sakız Ağaçları

Sakız Ağacı-Sakız Adası

Adada yer alan 5,5 milyon ağaçtan yalnızca 2,5 milyon civarındaki ağaçtan verim alınıyormuş. İşin ilginç kısmı da normalde tüm üretkenlik doğada dişiye bahşedilmişken, sakız ağaçlarında durum tam tersiymiş. Verim, sadece erkek ağaçlardan alınıyormuş. Ancak yine de doğanın kendi içindeki dengesi ve uyumuyla, dişi ağacın olmadığı yerde erkek ağaç da bulunmuyormuş.

Dişi sakız ağaçları, boncuk şeklinde küçük meyveler veriyormuş. Sakız ağaçlarının kökü 20 metreyi buluyormuş. Bir sakız ağacından, ortalama olarak 5. yılında ürün alınmaya başlanıyormuş. Ağaçlardaki sakızın, en geç Ağustos ayının 15’ine kadar toplanması gerekiyormuş.

Sakız Adası’nda yetiştirilen sakız türünün dünyada benzeri olmayıp, özellikle Güney bölümünde yetişiyormuş.

Damla Sakızı Nasıl Elde Edilir?

 

Yaz aylarının başlarında, sakız ağacının köklerinin etrafındaki toprak temizlenerek, düzleştirilir. Ardından toprağa masa denilen biçim verilir. Ağacın gövdesi ve ana dalları temizlenir. Sonra masa şekli verilmiş ve düzleştirilmiş toprak süpürülür.

Sırasıyla, masa kurma ve toprağı beyazlatma işlemleri yapılır. Ağacın altındaki temizlenen yüzey, beyaz ve killi toprakla kaplanır. Bu toprağın amacı, ağaçtan akacak sakız damlasının sertleşip kurumasına yardımcı olmaktır. Sonrasında nakışlama denilen işlemle, ağacın gövdesine ve büyük dallarına çizikler atılarak yarıklar açılır. Çizme işlemi, birkaç hafta boyunca her 4-5 günde bir yapılır. Ağacın altına açılan çiziklerden 10-20 gün sonra, sakız ağacının damla kısmı reçine kıvamında akmaya başlar.

Bu işlemler, 15 Ağustos’a kadar bu şekilde devam eder. Damla sakızını toplama işlemi Timitri denilen bir aletle yapılır. Toplanan damla sakızı, serin yerlerde saklanır. Sakızlar elekten geçirilir. Sakızlar yıkanarak, kurutulur. Ardından fabrikalara gönderilir.

Damla sakızı, Avrupalı gezginler ve tüccarlar sayesinde, MS 10. yüzyılda dünyaca ün kazanmıştır.

Damla Sakızının Faydaları

Damla sakızının, antik çağlardan günümüze kadar sayısız faydaları olduğu keşfedilmiştir ve birçok alanda damla sakızı kullanılmıştır. Damla sakızı, mide ve kolestrol hastalıklarına iyi gelir. Tedavi edici ilaçlarda, ameliyatlarda cerrahi dikişlerde ve diş tedavilerinde kullanılır. Damla sakızı, diş macununda ve diş dolgusunda kullanılır. İçkilerde,  pastacılıkta, kişisel bakım ve kozmetik alanında da kullanılır.

Sakız Adası Köyleri

Armolia Köyü

 

Sakız Adası merkezine 20 kilometre uzaklıktadır. Seramikleriyle ünlü bir Sakız Adası köyüdür. Köy meydanında 1744 yılından beri varlığını koruyan Vretos Manastırı bulunur.

Sakız ağaçlarına ve Armolia köyüne yakından baktıktan sonra Mesta köyüne doğru yola koyuluyoruz.

Mesta Köyü

Mesta Köyü-Sakız Adası

Adanın merkezine 35 km uzaklıktadır. 14-15. yüzyıllarda inşa edilmiştir. Pyrgi köyü gibi deprem fay hattının dışında kaldığı için yıllar içinde meydana gelen depremlerden pek etkilenmeden günümüze kadar gelebilmiştir.

Taş binaları çok seven biri olarak bana göre, Sakız Adası’nda gördüğüm köyler içerisinde en güzeliydi. Burası, koruma altına alınmış olan bir Ortaçağ köyüdür. Bizans döneminin izlerini taşıyan bir mimarisi vardır. Köyün kendisi, korunma amaçlı bir kale köy olarak inşa edilmiştir. Taştan, yan yana yapılmış evlerin dış duvarları, yerleşim yerinin dış cephesinde koruyucu bir duvar meydana getirmektedir.

Mesta Köyü-Chios

Köyün iki adet kapısı bulunmaktadır. Akşam yedi gibi köyün kapısı kapatılarak, köye girişler ve çıkışlar savunma amaçlı durdurulmuş olunurdu. Sokakların korunaklı bir şekilde ve dar oluşu hemen göze çarpar.

Köy, bilmeyen kişilerin kolayca kaybolması için bir labirent gibi inşa edilmiştir. Yerde, su hattı gibi olan su çizgisi kesintiye uğramıyorsa bu sokağın, başka sokağa girişi vardır ancak çizgi kesiliyorsa, gidilen sokağın devamı olmadığı anlamına gelir. (Bir nevi çıkmaz sokak)

 

Mesta Limanı, köyden 4 kilometre uzaklıktadır. Bu Ortaçağ köyünün taş binalarını ve damdan dama geçilen evlerini hayranlıkla gezerken, karşımıza güzel bir kilise çıkıyor.

Taksiarhis Kilisesi

 

Ayvalık’ta, Midilli Adası’nda ve şimdi Mesta- Sakız Adası’nda aynı isimli azizin kiliselerini ziyaret ettiğim Taksiarhis Kilisesi’ne giriyorum. Kilisenin dışında da, köyün sokaklarına hakim olan taş malzeme göze çarpıyor.

Taksiarhis Kilisesi Giriş

Kilisenin içine girdiğimde, altın renkli süslemeler ve güzel bir Ege kilisesinin tüm karakteristiğini taşıdığını bizlere vurgularcasına göze çarpan, Yunan bayrağının da rengi olan mavi rengi, kilisenin tavanını sarıyor ve bu kiliseyi, benzerlerinden güzel bir şekilde ayırıyor.

 

Bu kilise, bir adak ve dilek kilisesidir. Hristiyanlar tarafından kilisede dilenen dileklerin, Başmelek Mikail aracılığıyla Allah tarafından gerçekleştirildiğine inanılır.

Taksiarhis Kilisesi-Chios

Mesta’da Sakız Aromalı ve doğal Kronos dondurmalarını yiyerek küçük bir mola veriyoruz.

 

Molanın ardından geometrik desenleriyle ünlü Pyrgi (Pirgi) Köyü’ne doğru yola çıkıyoruz.

Pyrgi Köyü

 

Evlerin üzerinde yer alan geometrik desenleri, damla sakızı ve kiraz domatesleriyle ünlü bu Ortaçağ’dan kalma güzel köye varıyoruz.

Pyrgi Village-Chios

Köyün, şehir merkezine olan uzaklığı 25 kilometredir. Adeta bir kale gibi inşa edilmiş olan evler iki veya üç katlıdır ve köyü, dışarıdan gelecek saldırılara karşı korumak amaçlı bir duvar gibi inşa edilmiştir. Bu evlerdeki kapı ve pencereler, köyün içine bakan kısımda bulunur.

 

Köyün en dikkat çekici özelliği, beyaz evlerin üzerindeki geometrik desenlerdir. Bu şekiller, siyah kumla boyama tekniğiyle oluşturulur.

Pyrgi Ortaçağ Köyü

Bu teknikte evler önce beyaz renge boyanır sonra, siyah kum geçirilir. Kum yumuşakken, istenilen motifi oluşturmak için yüzey kazınır. Binaya bir nevi çizikler atılmakta ve böylece beyaz zemin üzerinde siyah şekiller elde edilir. Bu süsleme tekniğine ksista (çizik) adı verilmektedir.

 

Nea Moni kilisesinin benzeri olan Agioi Apostoloi kilisesi, kiremit süslemeleri ile güzel bir şekilde korunarak, günümüze kadar ulaşmıştır.

 

Pirgi köyü hızlı dansı ve festivaliyle de adından söz ettirir. Ayrıca evlerin önüne asılan küçük kiraz domatesleri de, Mesta ve Pirgi köylerine sevimli ve sıcak bir görünüm verir.

Sakız Adası Domatesleri

Bu domateslerin tohumu, içindedir. Domateslerin içinden bir ip geçirilir ve evlerin önüne gölgeye asılır. Son derece dayanıklı olan bu domatesler, bir yıl bozulmadan bu şekilde kalır.

Burada da fotoğraf çekiyoruz ve köydeki gezimizi tamamlıyoruz. Sıcakta gezmek zor oluyor. Şimdi yemek ve yüzme molası vermek üzere Mavra Molia yakınına gidiyoruz.

Mavra Volia

Emporios-Sakız Adası

Emporios, tarihi ve volkanik plajı özel bir yer olup merkeze 29 kilometre mesafede bulunmaktadır. Bu plajda, büyük ve siyah taşlar bulunmaktadır. Çok eski zamanlarda, denizin içindeki bir volkanın patlaması sonucunda etrafa yayılan lavların, zaman içinde katılaşması sonucunda oluşmuş taşlardır. Yunanca’da Mavra, siyah anlamına gelir voli de top demektir. Siyah toplar gibi bir anlamı vardır.

 

Bu siyah taşların özelliği olduğu için doğal dokunun bozulmaması için yerinden alınmaması istenilmektedir.

Emporios civarında, konaklamak için birkaç küçük otel ve balıkçı tavernaları (restoranları) bulunmaktadır.

 

Burada bulunan bir tavernada yemeğimizi yiyoruz. Bir nevi Yunan şiş kebabı olan porsiyon suvlaki yiyorum.

Suvlaki Yemek

Deniz havası acıktırıyor, sıcak ve güneş de insanı yoruyor. Bu yemek molası gerçekten iyi geliyor. Porsiyon suvlaki, su ve frape için 13 Euro ödüyorum.

Yemekten sonra dönüş için yine yola çıkıyoruz. Bizi fotoğraf çekme yarışından uzaklaştırmak için çaba gösteren ve bu arada, ada hakkında bilgi vermeye çalışan rehberimiz Alex’e teşekkür ederiz. 🙂 Adada, Türkçe rehberli turlar için Deniz Tur’un sitesine göz atabilirsiniz.

http://sakizadasitur.com/

Bu turun kapsamı dışında olan, adanın diğer köylerine de değinmek istiyorum.

Olimpi Köyü

 

Ada merkezine 31 kilometre uzaklıkta bulunan, 14. yüzyıldan kalma bir Ortaçağ köyüdür. Pirgi ve Mesta köyleri arasında yer aldığı için bu köylerle, ortak bir mimariye sahiptir. Bu köy de Pyrgi (Pirgi)’deki gibi inşa edilmiştir. Burada da evler yan yanadır ve köyün dışa bakan tarafında kapı ve pencereler bulunmamaktadır. Burası da diğer köyler gibi korunaklı yapıldığı için kale köy durumundadır.

Köyün önemli köşelerinde, gözetleme ve korunma amaçlı kuleler yer alır. Merkezde, 20 metre yüksekliğinde bir ana kule bulunur. Mesta’da olduğu gibi burada da binaları desteklemek için küçük yollar inşa edilmiştir.

Volissos Köyü

Volissos Köyü-Sakız Adası

Sakız Adası merkeze 40 kilometre uzaklıkta olan bu köy adanın kuzeybatısında yer alan en büyük köydür. Nüfusu 500 civarındadır.  Rivayete göre Homeros, Volissos köyünde doğmuştur. Köyün, zeytin ağaçları önemlidir. Bu ağaçlardan elde edilen zeytinyağı, adanın zeytinyağı ihracatının önemli bir kısmını karşılar.

Köyün üst kısmında, Ortaçağ’dan kalma bir Bizans kulesi yer alır. Kale içinde binalar, kiliseler ve sarnıçlar bulunur. Gösterişli görüntüsüyle dikkat çeken bu kaleyi, sahile bağlayan bir tünel bulunur.

Köyün karakteristik özelliklerini oluşturan taş binalar, dar sokaklar, eski taş konaklar, Bizans kiliseleri ve yel değirmeni bulunur. Bu kiliselerden bir tanesi Meryem Ana’ya, diğeri ise Hazreti İsa’ya adanmıştır.

Köyde, turizm gelişmiştir. Köy içerisinde oteller, tavernalar ve birçok turistik tesis hizmet vermektedir.

Anavatos Köyü

Anavatos Köyü-Sakız Adası

Deniz seviyesinden 450 metre yükseklikte yer alan, merkeze 16 kilometre mesafede duran tarihi bir köydür. Bir kaya üzerine inşa edilmiş olan bu köye ulaşım, tepede yer aldığı için biraz zorludur. Köylüler buradaki kayaları kullanarak, köye taştan bir duvar örmüşlerdir.

Köydeki evler, birbirine bitişik nizamda ve taştan yapılmıştır. Evler ahşap tavanlı, düşük kapılı ve küçük pencereli olarak inşa edilmiştir. Köy 1822 yılında terk edilmiştir ancak köydeki birçok ev, değirmen, okul, Taksiarhis ve Meryem Ana Kilisesi koruma altındadır.

Kardamyla Köyü

 

Adanın kuzeyinde ve merkeze 25 kilometrelik uzaklıkta yer alır. Bu köy, iki köyden oluşur. Eski köyün olduğu Ano, yukarı Kardamyla ve deniz kenarında bulunan aşağı Kardamyla bölgesi… Bu köy de, diğer köyler gibi taş evleri ve dar sokakları ile karakteristik bir mimariye sahiptir.

Kardamyla Limanı’ndaki meydanda Kardamyla Denizcisi isimli bir heykel bulunur.

Kalimasia Köyü

 

Güzel plajlara yakın olan bu köy, Mastihohoria şehrinin en büyük köyüdür ve merkeze 14 kilometre uzaklıktadır. Köyde Panagia (Meryem) Plakidiotissa Manastırı, Ortaçağ’dan kalma kule kalıntıları ve bazı kiliseler bulunur.

Turistlerin ve ada halkının çokça rağbet ettiği Agia Fotia, Agios Yannis ve Agios Emilianos plajları da buraya oldukça yakındır.

Köyler hakkında bilgi verdikten sonra dönelim köy turumuzun sonuna… Sakız merkeze giden tur otobüsü, benim kaldığım yere yakın olan Megas Limnionas’tan geçiyor. Burada otobüsten iniyorum ve üzerimde bikinim olduğu için direkt deniz moduna geçiyorum.

Megas Limnionas Plajı

Zevkler ve renkler tartışıldığı gibi denizler de tartışılabilir ancak bana göre adada girdiğim denizler içinde bence en güzel denizdi. Adanın tüm denizlerini keşfedemedim elbette… Denizin girişinde küçük çakıllar var ancak ilerisi kum. Deniz hemen derinleşmiyor ve gittiğimde, ada genelinde neredeyse üç gün boyunca esen rüzgârdan, burası hiç nasibini almamıştı. Şahsen, dalgalı deniz seven biri değilim. Suyu temizdi ve bana soğuk da gelmedi.

Burada iki adet tesis bulunuyor birisi, adını şu an hatırlayamadığım bir restoran ve diğeri de Asteria kafe… Ben nereyi boş bulursam orada girdim denize çünkü fiyatlar aynıydı. Şezlong için ücret almıyorlar. İçtiğinizin ya da yediğinizin ücretini ödüyorsunuz. Frape 3 euro idi.

Denizde biraz vakit geçirdikten sonra aparta geri dönüyorum. Duş alıp, akşam dışarı çıkmak için hazırlanıyorum. Yemek işini turda hallettiğim için bu konuda kayıtsızım.

 

Sakız Adası Merkezde Gidilecek Kafe ve Barlar

Sakız merkezinde önce Sipiti’ye (σπίτι) gidiyorum. Burada kahveler kadar kokteyller de göze çarpıyor. Kokteyller ortalama 7 Euro’dan başlıyor. Sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde mekanlar, yavaş yavaş boşalmaya başlamışken, sahil üzerinde o saatte en kalabalık yer olarak gözüken Sueno’ya gidiyorum. Caprice’de gözüme çarpan diğer hoş mekanlardan… Artık saat geç oluyor ve ben apartıma geri dönüyorum.

Figen Karaaslan Seyyahça © Temmuz 2016

 

 

Kendim için modern bir Seyyah Kadın gezgin diyebilirim. Yaşamın, bir yol ve yolculuk olduğuna inanıyorum. Seyahat etmeyi, insanı içsel yolculuklara taşıdığını düşündüğüm için seviyorum. Bu sebeple de, fırsat buldukça, bir seyyah gibi geziyorum ve yolculuk yapıyorum. Yaşamın, paylaştıkça zenginleştiğine ve anlamlandığına inandığım için de; gördüklerimi ve yaşadıklarımı Seyyahça’da yazarak, paylaşıyorum. Yaşam yolunda yolculuk ederken; 2014 yılında, Yaşamı Kullanma Kılavuzu isimli bir kitap yazdım ve yayınlattım. Mersin Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği ve Yakın Doğu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık mezunuyum. 10 yıldan fazla reklam-metin yazarlığı, editörlük ve içerik editörlüğü yaptığım profesyonel meslek hayatıma; editörlük, kurumsal iletişim ve dijital pazarlama ile devam ediyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.